Evliliğinizi Kurtarmak İçin

"Bir Ara Sinemaya Ya da Tiyatroya Gidelim Mi?" Demek Yerine, 2 Kişilik Bilet Alın. Ona "Sürpriz, Yarın Akşam Sinemaya Gidiyoruz" Dediğiniz Zaman Sizinle Gelecektir.

İster İş Arkadaşlarıyla Geziye, İster Dil Ya da Dans Kursuna Gidin. Kendiniz İçin Birşeyler Yapın. Böylelikle Eşinize Anlatacağınız Farklı Şeyler Olacaktır.

Konuşma Tarzınızı Değiştirin. Örneğin "Çok Dağınıksın" Demek Yerine "Odanda Kendimi Rahat Hissetmiyorum" Deyin.

İhmal Ettiğiniz Vücudunuz İçin Harekete Geçin. Spor Yapmak Hem Vücudunuza Hemde İlişkinize Çok İyi Gelecektir.

Eşinizden İstediğiniz Şeyi Almayı Bilin. Sarılmasını İstiyorsanız, "Bana Sarıl" Deyin.

Çok Yoğun Duygusallık Beklentisi İçine Girmeyin. Yaptığınız Tartışmalar Bile İlişkiyi Canlandırmaya Yarayabilir.

Çekinmeden, Yatak Odasında Eşinizi Canlandıracak Fanteziler Hayal Edin.

İlişkinize Biraz Temiz Hava Getirin. Ayda En Az Bir Kez Başbaşa Kalabileceğiniz Bir Hafta Sonu Ayarlayın. Hatta Mümkünse Bulunduğunuz Yerden Farklı Bir Ortam Seçin. Bunun Sonucunda Biraz Daha Yakınlaşabilirsiniz.

EVLİLİĞİ KURTARMAK

Eşler günün birinde birbirlerine duydukları sevgiyi tüketebilecek kuruntularla, inançla mücadele etmesini bilmeli.
Eşlerin günün birinde birbirlerine karşı duyabilecekleri kuruntulara karşı şunlara inanmalarını tavsiye diyoruz:


Birinci İnanç: Evlilik her an değişik ve daha iyiye doğru gidebilir. Artık hiç bir şeyin evliliği düzeltemeyeceğini, bittiğini söylemek sadece bir kuruntudur. Öyle çiftler vardır ki, mutluluk için mücadeleye devam edip oldukça da başarılı olmuşlardır. Tabii başarılı olamayıp ayrılan da çoktur. Ama bugün geçmişe bakıp da aldıkları mesafeden gözleri parlayanlar da az değildir.
Bunlardan bazıları, eşlerden birinin diğerini değiştirmek için yıllarca çaba harcadığı evliliklerdendir. Günün birinde, kendilerini bir şekilde değiştirmeye karar verirler. Karşıdakini çok kolay suçlamaya kayan bir dile sahipken, övgüye yer vermeye başlarlar. Hissî olarak paylaşmaya önem verirler. Her an her şeyi kontrol altında tutmak isterken, zayıflık göstermeye ve karşısındaki kişiye muhtaç olduklarını hissettirmeye başlarlar. Derken görürler ki: Kendileri değiştikçe karşısındaki kişinin davranışları etkilenmektedir.
İkinci İnanç: Benim kısmetim bana en uygun kişidir. Başkasıyla evlenseydim, değişik problemler çıkardı.

Evlilik dışı ilişkiye girenlerin durumu bu inancın doğruluğunun bir örneğidir. İlk önce "işte evlenmem gereken kişi" denildiği görülür. Ama pembe hayat bir süre sonra sona erer. Kaçınılmaz olarak sıradanlık yaşantılarını kuşatacaktır.
Üçüncü İnanç: Sevginin sadece duygularla ayakta kalması imkansızdır. Her evlilik eşlerden birinin kendisini sevgisiz hissettiği bir dönemden geçer. Böyle bir dönemde her şey bize "bırak artık, bu ilişki tükendi" diye bağırır. Ancak daha ilk seferinden bırakacak olursak, kalıcı sevgiyi asla bulamayız.
Biz, her şeyin en iyisine layık olduğumuza bizi inandırmaya çalışan bir toplumda yaşamaktayız. Bu evlilik için geçerli midir? Devamlı arayışta mı olacağız? Hayır.Gerçek sevgiyi arayacaksak, her şeye rağmen eşimizi sevmeyi öğrenmemiz gerekecektir.

Trafik kazası geçirmiş ve bir kolu sakat kalmış hanımını özenle hastaneye getiren erkek şöyle diyordu: "Biz karı-koca değil miyiz? Böyle günlerde birbirimize daha bir bağlanmamız, destek olmamız gerekir."
İşte evlilik buydu! Sevgi azalmıyor, belki de artıyordu.
Evlilikleriniz zor bir dönemden geçse bile tekrar düzelmesi söz konusudur. Yeter ki birbirinize sevgi ve saygıyı kaybetmeyin, buna yol açacak hareket ve sözlerden kaçının.


EVLENDİK, .. AYRILIYORUZ.

Psikolog Eda GÖKDUMAN

Birbirini eş olarak seçen her bireyin evlilik süreçlerinde söylemiş olduğu bir söz değil tabiki “evlendik,… ayrılıyoruz.” Ayrılmadan , birbirlerine hala sevgi duyarak uzun yıllar devam eden evlilikler yaşanıyor kuşkusuz.

Araştırmaların gösterdiği ise son dönemlerde boşanmaların belirgin düzeyde arttığı. Eşler arası çatışmaların uzun süreli olması ve çözülemeyecek bir boyuta gelmesi kadını veya erkeği boşanma sürecine götürmektedir. Boşanma gerçekleşmeden önce bu kararın aile danışmanlığı ya da evlilik terapisi ile bir uzmanla birlikte değerlendirilmesi çok daha doğru olacaktır.

Tartışmaların, kavgaların, çatışmaların sürekli olduğu bir aile ortamında eşlerin ilişkilerini sağlıklı değerlendirmeleri ve evliklerini bitirme konusunda sağlıklı karar vermeleri beklenemez. Problemli evliliklerde eşlerden birinin ya da her ikisinin psikolojik sorunlar yaşaması olasıdır.Tedavi veya destek için kliniğe başvuran kişiler daha çok depresyon, anksiyete, psikosomatik vb şikayetler iletmektedirler. Ayrıntılı değerlendirmelerde asıl sorunun mutsuz evliliklerinden kaynaklandığı tespit edilmekte ve kişiler evlilik terapisine yönlendirilmektedir.

Eşinden ayrılma düşüncesiyle evlilik terapisine gelen bir eşe verilecek yanıt bu kararın verilmesi için ilişkinin düzelmesinin beklenmesidir. Belli bir süre( ortalama onbeş gün) birbirleriyle yüz yüze görüşmemeleri, birbirlerinden haberdar olmamaları, evlerini ayırmaları, telefonda dahi görüşmemeleri önerilir. Terapinin başlangıcında eşine yoğun kızgınlık duyguları besleyen, onu hayatından çıkarmakta kararlı olan eş başta bu bekleme sürecini reddetse de terapi süreci içerisinde bu önerinin ne kadar sağlıklı olduğunu görecektir. Gerçek duygularının aslında bu duygular olmadığını , bu kararı aslında sadece o anki kızgınlık duygularıyla verdiğini fark edebilir ve evliliğine devam edebilir. Ayrılma kararının ertelenmesi sürecinde terapist ile beraber sorunlar tüm boyutuyla tek tek ele alınır, tarafların olumlu olumsuz tüm duygu, düşünce ve davranışları analiz edilir , yaşanan çatışmalarda eşlerin üstlendiği yanlış roller tespit edilerek aslında sağlıklı bir ilişki modeli yaşamadıkları eşlere objektif bir şekilde gösterilir ve sağlıklı bir ilişki için takip edecekleri yolları belirlemelerine yardımcı olunur. İlişkisini daha sağlıklı değerlendirebilecek bir düzeye gelen( yada depresyondan çıkan) eş artık evliliğinin devam edip etmeyeceğine kendisi karar verecektir.

Evlilik terapisinde amaç; ilişkiyi sağlıklı hale getirmektir.Aslında sorun olan, o anki yaşanan problem değil ilişkinin kendisidir. Bu nedenle sadece sorunun çözülmesi evliliği kurtarmaz evliliği kurtaran ilişkinin düzelmesidir.Çünkü eşler arasında kurulan sağlıklı ilişkilerde yaşanacak tüm problemler karşılıklı konuşularak evliliğe zarar vermeden çözülecektir. Sorunlu ilişkilerde eşlerin şikayetleri genellikle şu şekillerdedir.

“sen önceden hiç böyle değildin, artık çok değiştin, beni dinlemiyorsun bile..”
“beni hiç anlamadın..”
“hep böyleydin ve hiç değişmeyeceksin!”
“artık sana da bu evliliğe de dayanamıyorum.
“beni sevmiyorsun, artık bana değer vermiyorsun”
“seninle artık birlikte olmamın anlamı yok ben bu evliliği artık bitiriyorum.”

Bu düşüncelere sahip olan,birbirlerinin dediğine tahammül edemeyen, oturup birlikte bir şeyler paylaşamayan, ufak şeylerde çok büyük tepkiler gösteren, birbirine dokunmayan, cinsel ilişkide bulunamayacak noktalara gelen, evliliğinden artık doyum alamayan mutsuz çiftlerin ilişki boyutlarının değerlendirilmesi gerekmektedir. Terapide her birey yaşanan problem karşısında kendi düşünce ve duygularını ortaya koyarken terapistin yaptığı eşlerden her birinin;

-Diğerine duygu ve düşüncelerini rahatlıkla ifade edebilmesine
-diğerine karşı incitici bir davranışta bulunmamasına
-diğerinden beklentilerini açıkça ifade edebilmesine
-diğerinin bazı davranışlarını olduğu gibi kabul edebilmesine
-diğerinin duygu ve düşüncelerini anlamasına
-diğerini doğru bir şekilde dinlemesine yardımcı olmaktır.Tüm bu davranışların yapıldığı bir evlilikte doyum sağlanmış olacaktır.


Evlilik terapisinde eşlerin her ikisinin varlığı çok önemlidir. Bazen toplumsal baskılar ve kişilik yapıları nedeni ile diğer eş terapi sürecine katılmayabiliyor. Bazen de kızgın olan eş diğer eşi cezalandırmak için terapi sürecine katılmayı reddedebiliyor. Bir taraf ilişkiyi düzeltmeye ve evliliği kurtarmaya çalışıyorken diğer tarafın duyarsız kalması işi içinden çıkılmaz bir hale getirebilir. Böyle bir durumda yapılması gereken terapiye tek taraflı da olsa başlanması gerektiğidir. Tek taraflı olarak evliliği kurtarmak zordur ama yine de sizin ilişkideki rollerinizi görmeniz, kendinizi fark etmeniz, çatışmaları çözümlemeniz, ilişkinizi düzeltmeniz belki de onu terapiye ikna edecek yolları bulmanız açısından önemli olacaktır. Eşlerden birinin kendini değiştirmesi, düzeltmesi ve ilişkide gelişme sağlanması diğer eşi de terapi sürecine sokabilir.

Ayrılma kararıyla geldikleri danışma merkezlerinden terapi süreçleri sonucunda birbirlerini sevdiğini söyleyerek el ele çıkan eşlerin sayısı az değildir. Evlilikteki problemler, tartışmalar, anlaşmazlıklar, uyuşmazlıklar siz evli kaldığınız sürece devam edecek bunların olmamasını istemek, beklemek boşuna önemli olan çatışmalarınıza çözüm yolları bulabilmek,karşılıklı problemleri dile getirebilmek, kendi davranışlarının farkına vararak eşin duygu ve düşüncelerini anlamaya çalışmak. O zaman ilişkinizi belli bir dengede tutarak “eşimi çok seviyorum, mutlu bir evliliğim var” diyebilirsiniz. Boşanma kararıyla çıkan eşler ise; bu kararlarını sağlıklı bir şekilde değerlendirdiklerinden gelecekte hiç pişmanlık duymadan , geçmişin izlerini üzerlerinde taşımadan mutlu bir birey olarak yaşamına devam edebilecektir.